Her yer efsane dolu. Her semtin bir gizemli hikâyesi, mit olmuş delikanlısı yahut belalısı var!
Gönül daraltıcı hikâyelerden zaten bıkmışız! Ben size yaşam sevinci bulaştıran hikâyelerden birini iletmek dedim… 1450 yaşında bir öykü bu.
Ayasofya 916 yıl kilise,481 yıl cami olmuş, 1935’ten bu yana müze olarak tarihi işlevini sürdüren bir insanlık harikası. İmparator Iustinianus, daha önce Ayasofya’nın şu an bulunduğu yerinde inşa edilmiş ama yanıp yok olmuş ilk iki Ayasofya’dan daha büyük bir kilise yaptırmak istemiş; çağın ünlü mimarlarından Miletos’lu İsidoros ve Tralles Anthemios’a günümüze ulaşan Ayasofya’yı yaptırmış.
Bu öykü, işte o inşa sırasında yaşanıyor. Mimar çok yoğun çalışıyor, her bir taş diğerinin üstüne konulurken orada bulunmak istiyor. Ayasofya bitmek üzere artık ve mimarın bir mermer işi için bizzat kendisinin gidip bakması gerek; ama kimseye güvenip Ayasofya’yı emanet de edemiyor… Kiliseden ayrılabilmek için küçük oğlunu çağırıyor:
Ben gelene kadar kapıda dur, göz kulak ol, diyor.
Oğlan da babası gelene kadar imparator giriş kapısının önüne oturup etrafı kollamaya başlıyor. Babası gideli birkaç dakika olmuşken bir melek geliyor.
” Baban nerede? Onunla mutlaka hemen konuşmam gerek,” diyor.
Çocuk, babasının birazdan geleceğini söylüyor ama melek “çok acil” olduğunu hemen gidip onu çağırması gerektiğini söylüyor. “Gidemem,” diyor çocuk. “Bana, gelene kadar göz kulak olmamı tembihledi. Buradan ayrılamam.”
“Ben meleğim görüyorsun, sen git babanı çağır, sen gelene kadar burayı korurum merak etme,” diyor melek…
Bunun üzerine çocuk gidip mermercide babasını buluyor, bir meleğin geldiğini, mimarla görüşmek istediğini, melek Ayasofya’ya dönene kadar orayı koruyacağına söz verdiği için rahatlıkla kapıdan ayrıldığını söylüyor.
Babası, “Şimdi koş eve git ve bir daha asla inşaata gelme,” diyor ve melekle görüşmeye Ayasofya’ya koşuyor…
O gün bu gündür, “sen gelene kadar koruyacağım “sözünü verdiği çocuk bir daha oraya dönmediği için meleğin hâlâ Ayasofya’yı koruduğu söyleniyor
Şimdi daha iyi anlıyorum neden Ayasofya’ya girdiğinde hangi dinden olursa olsun, tüm insanların ruhlarının derin bir huzurla ve temizlikle dolaştığını…
Bir adımınızı atın içeri! Yüzyıllardır konuşulmuş ışıklı tüm cümleler o dev kubbeden yansıyıp kulağınıza gelecek. Sessiz bir yerinde durup dinleyin.
Duyacaksınız… Ayşenur Yazıcı