Albert Sanchez Pinol’ü tanımıyordum. Ünsal Ünlü’nün kitap tavsiyelerinden birinde adını duydum ve Jaguar yayınlarından Kitapyurdu‘ndan satın aldım. Sonradan hakkında birçok makale okudum ve ben bu yazarı nasıl keşfetmemişim diye hayıflandım. Biraz da utandım. Öyle ya güya ben iyi okurum ayda bir kitap bitiriyorum. Kimine ömrümün 4-5 saatini harcadım diye pişman oluyorum kimini yıllarca, hatta bir manzaraya bakarken bile cümlelerini hatırlıyor ve unutamıyorum.
İlk sayfasından itibaren okuyucuyu içine alan bir adadasınız! Adada yapayalnız kalan, iradeleriyle, vicdanlarıyla ve hayvani duygularıyla mücadeleye girişen iki çaresiz insana bir de ne idüğü belirsiz yaratıklar katılınca müthiş bir hayatta kalma savaşının ve acımanın içinde buluyorsunuz kendinizi.
Düşmanlarından birinin onların gönüllü kölesi olmayı seçmesi, bu iki kendini kaybetmiş, ilkel güdülerine teslim olmuş adamın dişi yaratığı (maskot) kendi kadınıymış gibi kullanmaları korkunç bir kıskançlığa dönüşüyor…
Bazı kitaplar vardır, elinizde yeterince kalınlıkta olmadığını fark edersiniz, o kadar sürükleyicidir ki bitecek diye üzülürsünüz. İşte bu öyle bir roman. Bitmesin diye geri dönüp, 5-10 sayfa öncesinden tekrar okuyarak bitirdim. Dondurmayı yerken bitecek olduğunda hissedilen neyse o işte!
Hayatta çok az öyküye aşık olurum. Bu da onlardan biriydi. Hikayenin 2017’de filmi de çekilmiş. Fragmanını izlediğimde okuduğum sahnelerin çok iyi aktarılmış olduğunu gördüm ama filmi izlemedim. Romanın keyfi ve kendi yarattığım renklerin dekorun büyüsü kaçmasın diye…
İyi bir fantastik hikaye arıyorsanız. Şiddetle tavsiye ederim.
Yazarın diğer kitaplarına da bakıyorum bu arada. Alacağım. Ama sadece bunu görebildim çevrilmiş olarak. Benim hayallerimi çok iyi yakalayan anlatımı var çünkü. Bu anlatımda çevirmenin payını da yadsımamak gerek. Yıldız Ersoy Canpolat eline sağlık.
