ASLA YAPILMAMASI GEREKENLER VE MUTLAKA YAPILMASI GEREKENLER
* Ne sürerseniz sürün, asla güneşin altına yatıp ıstakoz gibi bronzlaşmayın.110:00-16:00 arası resmen kavrulursunuz.
*Kış aylarında bile mutlaka SPF 20 faktörlü koruyucu/nemlendirici kullanın.
* Hamilelik süresi boyunca asla cildinizi kendi haline bırakmayın. Hamileliğinizi öğrendiğiniz andan itibaren, vücudunuzda hızlı bir hormonal değişim başladığını ve bebek doğduktan sonra da hormonal dengenin farklı devam edeceğini bilin. Ara sıra çıkan sivilceleri sorun etmeyin. Doğru temizleyiciyle cildi her gün temizleyip, mutlaka güneş koruyucu sürün. Hamilelik lekelerinden korunursunuz… Hamilelikte kalça ve göğüs derisinin hızla gerilmesini ve çatlaklar oluşmasını önlemek için elastikiyeti destekleyici krem kullanın. Hem de her akşam ve her sabah uygulayın.
* Asla makyajınızla uyumayın. İki saat sonra uyanacak olsanız bile cildinize dinlenmesi için süre verin. Makyaj yapmasanız bile her gece cildinizi temizlemeden asla yatmayın.
* Dış etkenler olarak nitelendirilen rüzgâr, ısı, kirli hava, klima, kar, güneş ışınları gibi cildinizin yapısını etkileyen faktörlere karşı mutlaka nemini korumaya yardımcı olan uygun krem kullanın.
* Makyaj yapmasanız dahi asla nemlendirici sürmeden dışarı çıkmayın.
* Cilt bakımı ürünlerinizi kullanırken kavanozun içinden ürünü parmağınızla alarak kremin içinde bakteri üremesine neden olmayın. Spatula kullanın.
* Kış sporları yaparken, bronzlaşmak uğruna, yüzünüzü güneş gibi yakıcı olan kardan yansıyan ışınlara teslim etmeyin. Yüksek faktörlü koruyucu ve gözlük kullanmazsanız, yaşamınız boyu taşıyacağınız derin kırışıkların temellerini atmış olursunuz.
* Genetik geçmişinizi önemseyin ama asla güvenmeyin Annenizin pürüzsüz cildi, sadece onun daha huzurlu yaşamasının, yaz aylarının tamamını deniz kıyısında geçirmemesinin ve spor yapmasının sonucu olabilir.
Sizin hayat şartlarınız, tükettiğiniz katkı maddeleri dolu ve vücut suyunu emen besinler cildinizi annenizden çok daha çabuk yıpratıyor.
* Bakıma başlamak için 30 yaşına gelmeyi beklemeyin. Leke, kuruluk, sivilce gibi belirtiler “zamanında” müdahale edilmemiş sorunların sonucudur.
* Yaşam şeklinize, beslenmenize, uyku düzeninize, çalıştığınız ortama, stres durumunuza göre cildiniz yapısını değiştirir. Kendinize ürün seçerken bunları da göz önünde bulundurun. Bir kozmetiğe takılıp kalmayın. Teknoloji her gün, bir öncekinden üstün ürünleri hizmetinize sunuyor.
* Haftada bir kez ölü hücre temizleme (arındırıcı-peeling) ve bir kez cildin ihtiyacına göre bir maske kullanmayı ihmal etmeyin.
* Kendinize gülmek için bahaneler yaratın. Fıkra okuyun, komik videolar seyredin şakacı olun. Gülmek tüm vücut ve yüz kaslarını rahatlatır, gerginlikten uzak ifade çizgileri edinirsiniz. Çünkü illaki bir gün, belki 65’inizde belki 75’inizde cildiniz ne yaparsanız yapın, doğa gereği zamana direnemez hale geldiğinde huzurlu çizgileriniz olur. Ve mutlaka yaşıtlarınıza göre daha az yorgun görünürsünüz.
* Projektör, spot altında çalışıyorsanız cildinizde zamanla lekeler oluşmaması için minimum 15 faktörlü koruyucu kullanın.
* Sigara içiyorsanız cildiniz için günlük 1000 mg C vitamini desteği alın. A, C ve E vitaminleri antioksidan, derideki fiberlerin oluşumunu destekleyen, genetik değişiklikleri, tümör ve serbest radikallerin oluşumunu engelleyici, özelliği olan vitaminlerdir. Doz için mutlaka doktorunuza danışın. A ve E vitaminlerinin fazlası bünyenize farklı zararlar verebilir.
* Yüz jimnastiği yapmayı bırakmayın. Yüz kasları da vücut kasları gibi çalıştıkları sürece diri durur Abartarak ve çenenizi aça aça sakız çiğneyin. (kimse yokken tabii) Aynanın karşısında tüm yüzünüzü gererek kocaman “O” harfi yaparken gözlerinizi de kocaman açın. Sonra derin aldığınız soluğu yanaklarınızı şişirerek ıslık çalar gibi yavaşça verin. Avuçlarınızı iki göz çukurunun üzerine bastırıp beş saniye kadar tutup çekin. Yanaklarınıza canınızı acıtmayacak kadar parmak uçlarıyla küçük darbeler vurun. Derinin kan dolaşımının hareketlendiğini hissedecek kadar Göz çevresine hızlı piyano çalar gibi parmak uçları dokunuşlarıyla daireler çizin. Bu hareketleri onar kez tekrarlayın.
* Cildinizdeki her tepkiyi yeni kullanmaya başladığınız kreme bağlamadan, klimalı büroda çalışan hanımların cildinin dış etkenlere karşı daha korunaklı olması gerektiğini hatırlayın. Yerleri boydan boya sentetik halı kaplı ortamlar da çalışan insanların ciltlerinin daha sık alerjik tepkiler (kızarıklıklar, kaşıntı, gerilme) verebileceğini unutmayın.
* Fırsat buldukça sizi üzen değil, sizinle gülümsemelerini paylaşan arkadaşlarınızla vakit geçirin. Siz de bir arkadaşınızla buluştuğunuzda “ne haber?” sorusuna dertlerinizi anlatarak başlamayın. Mutsuzluk da mutluluk gibi bulaşıcıdır. Sürekli şikâyet eden ve kahrolmuş yaşamını anlatarak sizi boğan insanları hayatınızdan çıkaracak kadar cesur ve kendinize saygılı olun. Dostluk başka, ağlama duvarı olmak başka! Siz onların “ruhsal çöp kovası” değilsiniz. Ruh ve beden bir bütündür. Çoğu bedensel hastalığın sebebinin ruhsal kökenli olduğunu hatırlayın.
* Dudak üstü ve yanaklardaki ince tüyleri almak için, ip yerine siri tercih edin. Tüyler alındıktan sonra dezenfekte edici bir losyonla silin. İşlem yapılan yere Deriyi sakinleştirici bir maske (papatya, ıhlamur) uygulayın ve hemen makyaj yapmayın.
*İçsesinize kulak verin
Eğer canınız birden vişne istediyse, beden patronunuz kas ve dokularınız için Potasyum veya A vitamini ile ilgili bir eksikliği bildirmeye çalışıyordur Yahut canınız kapuska çektiyse aniden, vücudunuzdan atılması gereken bazı Toksik maddeler söz konusu olabilir. Belki de sinir sisteminizin zayıfladığı sinyalini verip gerekli B vitaminini çağırıyordur (Bunlar şahsi düşüncelerimdir)
Belki de vücut direnciniz düşmektedir ve C vitaminine acil çağrıdır bu! Kim bilir,üreme için gerekli E vitamini çağrısı da olabilir bu.
* Gözlerinizin anlamını silecek kadar net çizgi ve renkte kaş dövmesi yaptırmadan önce 2 kez düşünün. İleride saç renginizi değiştirdiğinizde kaşlarınız “takma bıyık” gibi iğreti duracaktır. Saça uygun renkte ıslatılmış toz farı, ince bir fırça yardımıyla kaş şeklini çizmek için kullanmanız daha doğal olacaktır.
* Cilt bakımı ürünleriniz arasında mutlaka bir acil durum maskesi bulundurun. Uykusuz,çalışarak veya ağlamakla geçirdiğiniz bir gecenin sabahında yahut yorgunken bir davete gitme zorunluluğunuz olduğunda kurtarıcınız olacaktır.
* Dudaklarınızın dolgun görünmesini istiyorsanız illa ki içine arı sokmuş gibi şişirtecek bir şeyler şırınga ettirmenize gerek yok. Dudak çerçevesini kalemle belirlemeden, açık renkte sedefli ruj ve parlatıcı ile pekâlâ daha iri görünen dudaklarınız olabilir. Üstelik”P”, “B” ,”M” gibi dudak ünsüzlerini telaffuz ederken ağzınız dolgu dudaklar gibi garip şekillere bürünmez.
* Salatalık, çilek, kavun kabuğu içi gibi sebze ve meyveleri yüzünüze direkt sürerek cildin güzelleşeceğine inanmayın! Kabuğu yüzünüzde tutmak komik pozisyonlarda dolanmanıza de gerek yok. Bu, geçici bir nem yüklemesinden öte bir durum değildir. Yarım saat içinde cildiniz eskisi gibi olacaktır. Aslolan 24 saat içinde tükettiğiniz su miktarıdır.
* İyimser olmaya, olayların hayırlı tarafını da görmeye gayret edin. Sürekli stres altında, endişeli ve karamsar insanların safra salgıları, hormonları, sinir sistemleri ve kan dolaşımları farklı çalışır. Cildiniz de bundan nasibini alan bir organdır. Asabi insanların ciltleri daha kuru, daha hassas, daha sarımtırak ve daha donuktur. Yaşlarından yorgun dururlar. Kırışıkları yüze yerleşirken sinirli ifadelerin kas kıvrım yerlerine yerleşir. Kaş ortasından ağlamaklı bir maske gibi alına çıkan çizgiler, ağız kenarından aşağı inen kırışıklar, aşağı çekilen göz uçları sizin hayata nasıl baktığınızın haritasıdır.
* Meditasyon, yoga, reiki gibi, iç dünyanızı medeniyetin kirli yanlarından koruyacak ruhsal rahatlama yöntemleri deneyin. Yaşadığınız hayatın, yaptığınız işin ardında durun. Hatalarınızı dönüp dönüp düşünmeyin. Sizi geçmişte incitenleri hatırlayıp kin duygusunu körüklemeyin. Toprağa, havaya, sahip olduklarınıza ve yaratana karşı şükranınızı tekrar edip, içinizi sevgiyle dolduracak kitaplar okuyun. Sizi endişeye ve tedirginliğe sürükleyecek haberleri, filmleri, seyretmeyi reddedin. Bunların hepsinin, içinizdeki doğal yaşam enerjisini tertemiz tutmak için kendinize verdiğiniz bir ödül olarak düşünün.
Etrafa ve kendinizle kavganız ne kadar az olursa, bedeniniz de cildiniz de o kadar duru kalacaktır.
* Hücreleriniz, biyoritm denilen, güneşin doğuş ve batışına göre ayarlanmış saate göre çoğalma, yenilenme işlemini sürdürürler.
Kremlerin içeriğinde sıkça okuduğunuz, kolajen ve elastin denilen destek doku proteinleri, plasentalı içerikler derinizin esneme, diri durma kabiliyetini sağlayacak desteklerdir. Bunların zayıflamadan üretime devam etmesini sağlamak için geceleri serum ve krem kullanmanız size her daim diri bir cilt armağan edecektir.
* Serum, emülsiyon, krem ve jel arasındaki farkları uzmanınız dan sorun, öğrenin. Her cildin yağ oranına, yaşına, nem kaybı derecesine göre farklı yapıda kozmetik kullanımı gerekir.
* Serumlar, cildin yüzeysel tabakalarının çok altına nüfuz ederek direkt hücre üzerinde etki yapan kozmetiklerdir. İçeriğindeki, hücrenin 1/300’i kadar küçük mikro kapsüller aracılığıyla alt tabakaya aktif maddeler yollanır ve cildin genç cilt işlevlerine sahip olması için malzeme iletir.
* Cildiniz yağlı ise, daha özenli temizlenmeye ve nem oranının yağ salgısı ile beraber dengelenmesine ihtiyacı vardır. Gece kremi olarak yağ salgılarını dengeleyici, gündüz kremi olarak da fazla yağ salgılarının emilerek gözeneklerin daha fazla genişlemesini önlemeye yarayan bir dermokozmetiğe ihtiyacı vardır.
Maske seçerken kil bazlı, gözenek sıkılaştırıcı etkisi de olan maskeler seçin.
* Çikolata, turşu, acılı kebap, fıstık, çekirdek, yağlı yemek tüketmek sivilce yapmaz.Karaciğeriniz, fonksiyonlarını iki üç parça çikolata, bir avuç çekirdekle bozacak kadar basit bir işleve sahip değildir. Vücudunuzun kimya laboratuvarı olan bu organı mahvetmeye sadece bunlarla beslenmeniz bile yetmez.
Sivilceleriniz ara sıra çıkanlardan sa sebebi Hormonal değişikliklere bağlı olabilir yahut temiz tutmadığınız cildinizde bir gözenek kirle tıkanmış ve içerideki salgıyı dışarı atamadığından bir tıkaç oluşturmuştur.
Yanak ve alında çıkan bazı sivilcelerin sebebi, sürekli o bölgeyle temas halinde olan saçlarınız yahut allık fırçanızın kirliliği olabilir.
Sivilcenizin yakınında bir tane daha çıkmasını arzu ediyorsanız, hemen iki tırnağınız arasında kanayana kadar sıkın! Gözenek içindeki iltihabı kan damarı yoluyla en yakın gözeneğe taşıyın. Tebrikler! Sivilce kurutucu stiklerden kullanın. Bir gecede söndürür.
*İkinci dünya savaşından sonra, Chanel’in hala savunduğu beyaz tenli kadın imajına, Amerika’nın petrol türevi kozmetikleri satmak için önerdiği “bronz kadın daha çekicidir” hipnotizmasına kapılanların sürdürdüğü tehlikeli bir dayatmadır bronzluk
* Cildinizi temizlerken, krem sürerken “yer tahtasını arap sabunuyla temizler gibi” Muamele yapmayın. Nazik, çekiştirmeden, dairesel ve yukarı doğru hareketlerle, bastırıp sıkıştırıp, incitmeden davranın.
* Yaz aylarını, tavada balık gibi cildine sürdüğü yağlarla güneşin altında kızararak geçiren insanların önündeki birkaç yıl içinde ciltleri elastikiyetinin ve su tutma kabiliyetinin neredeyse tamamını yitireceğini unutmaması gerekir.
Ten renginizi daha koyu yapmak ve tüp gaz patlamış gibi bronz olmak için hevesli iseniz, iki kere düşünmeniz için size birkaç bilgi:
1) Son 30 yıl içerisinde ozon tabakasının incelmesiyle deri kanseri vakaları üç misli arttı.
2) Güneşte ultraviyole radyasyonu alırsınız. Aynı radyasyonu suni olarak solaryumdan da alabileceğinizi unutmayın. UV-B ışınları, cildinizin yapı taşlarında foto kimyasal hasar oluşturur ve DNA onarım mekanizmasını UV-A ışınlarının zararsız olduğunu söyleyenlere de inanmayın! , cildin emdiği UV-B ışınının etkilerini artırdığı kansere yardım edici etki gösterdiği açıklanmıştır.
3) Bronzlaşma, derinizin ültraviyole ışınlarına karşı kendini koyulaşıp, kalınlaştırarak korunmaya çalışmasından ibarettir. Bunun için alt tabakadaki renk hücreleri(melanositler) hızla üretime geçip yüzeye tutunur. Vücudunuzdaki bu renklendirici hücreler 30 yaşınızdan sonra yılda % 2 oranında azalmaya ve daha az pigment üretmeye başlar. Buradan da şunu anlamalısınız: her sene bronz olmak için güneş altında daha fazla vakit geçirmek zorundasınız. Bu da sizi amansız bir hastalığa götürebilir.
4) Güneş ışınları serbest radikallere, bunlar da vücutta oksidasyona sebep olurlar.(Bağışıklık sisteminizin zorlanması söz konusudur.) Bilim adamları 50 yıldır, serbest radikallerin yaşlanmaya neden olduğunu söylüyorlar. Kıssadan hisse: Buruşmak, hasta bir tene sahip olmak, arap gibi olmak istiyorsanız güneşte kavrulun kırışın! Ya da akıllı olun, derinin üst yüzeyini renklendirici yüzlerce boyar kozmetikten faydalanın.
Benim 45 yıldır yaptığım gibi, yaz aylarında sabah 10.00’a kadar ve ikindi 17.00 den sonra güneşe çıkın.
* Türk hamamı bedenin rahatlaması, ölü hücrelerin temizlenerek yenilerine yer açılması açısından mükemmel bir alışkanlık. Ancak kaynar suyla yıkanmak kan dolaşımınızı etkiler ve kılcal damarlarınızın çatlamasına sebep olabilir. Isının da cilt elastikiyetini olumsuz etkilediğini unutmadan uzun süre sıcak ortamda kalmaktan kaçının. Deriyi çekiştirerek kese yapmayın.
* Medikal ve dermokozmetikler farmakolojik olarak daha farklı yapıda hazırlandıklarından cilt bakımında radikal çözümler arayanlara daha sevindirici sonuçlar veriyorlar.
* Makyaj, ışık ve gölge oyunları ile düşük bir göz kapağını kaldırabilir, çenenizi daha çıkık, kaşlarınızı daha yukarıda şekillendirebilirsiniz. Güzellik uzmanı eğitiminde başvuru bilgileri olarak kullanılan “Makyajda Sihirbazlık Numaraları” isimli kitabımda yapılandırma tekniklerini anlattım.
Ayşenur Yazıcı