Grinin Elli Tonu – E. L. James

Hızlı okunmuyor.  Dili net. Dünyada en çok satan kitap olunca ister istemez “nedir şânının sebebi” diye alıp okuyorsunuz. 
Elbette Suç Ve Ceza bu çağda yazılsaydı bu kadar satmazdı! “Grinin Elli Tonu”, çağın yangını “kirlenmiş cinselliği” aşk içinde öğütmeye çabalamış…

Zaten tuğla gibi. Kitap 564’ncü sayfada başlıyor… Önceki 553 sayfada uzun uzun, gerçeği anlamak ve kalbine izah etmek için çırpınan iradenin “kalple” savaşı var…

Sıkıldığım çok yer oldu ama bir sonraki elli sayfayı hazırlayan bir olay olur diye bazı yerlerini sıkıla sıkıla okudum.
Sanırım tüm okurlar Christian’ın Ana’yı “kırmızı acı odası”na götürdüğüne neler yapacağını merak ettiğinden sayfaları çeviriyor.
Kitabın gizemi burada yatıyor.

Her ne kadar EL James eski bir televizyon yapımcısı olsa da sıradan bir kızın, zengin bir sapığın seks tuzağına çekilişini edebiyat yapmak için anlatmamış…

Zaten edebiyat (!) olunca daha çok satılır diye bir kural da yok artık. Son 20 yıldır bestseller kitaplara bakarsanız… Kıza ne işkencesi yapacak?
Cinsellikte acı da olunca gerçekten daha mı iyi?
Cinselliğin aşka ait tarafını atınca da sürekliliği olur mu? Gibi sorular sordukça diğer sayfalara geçiliyor. Aşk denilen hormonal manyetizmanın bir sapıkla beraber işleyişi ne kadar sürecek diye bekliyorsunuz. Sevdin mi? derseniz cevabım: Hayır. Merak ettin mi? derseniz cevabım: Evet.

Kısacası 30’lu yaşların olgun seçimleri, seksi merakları, sadistlerin dünyasının hazlarını deşen bir öykü. Yaşınız pişmiş bir olgunluğa gelmişse, zaten aşk denilen hastalıktan dayak yemiş, dersini almış bir ruhunuz varsa; bazılarının “adam” olmayacağını bile bile başlamaktan çekiniyorsanız okumayın! Hikaye çok tanıdık gelecek. Kapağı açın ,son 20 sayfayı okunun. Bitsin. İkinci kitap “Karanlığın Elli Tonu” sıradaymış. E kız adama geri döner ve “huylu huyundan vazgeçmez”i anlamak için bir 570 sayfa daha okumak isterseniz siz bilirsiniz… Bazen aşk her şeye değmiyor…

Sıkıldım. Gözlerime yazık oldu. Lakin kitap neden bu kadar satıyor diye okumak da bir furyaya kapılmak bence.  (Gözlerime yazık oldu)